Diyabet tedavisine önce tekli ilaç kullanma yöntemiyle başlanır. Yeterli gelmezse ikili, üçlü kombinasyonlara geçilir. İlaç kullanımından sonuç alınamazsa bir sonraki aşama olan insülin iğnelerine geçilir. Tüm bunlara rağmen hastadaki diyabet önlenemiyorsa son aşama olarak ameliyata başvurulur. Ameliyat tercih edilmesinin en önemli sebeplerden bir tanesi de diyabetin bu aşamada artık diğer organlara hasar veriyor olmasıdır. Diyabet ameliyatı kapalı ya da açık cerrahi yöntemi ile uygulanır. Öncelikle iştah kontrolünün sağlanabilmesi için midenin fundus adı verilen kısmının çıkartılması gerekir. Ameliyat bağırsakların duyarsız hale gelen üst kısmının, insülin salınımı sağlayacak duvarlı bölüm olan alt bağırsak kısmına alınmasıyla devam eder.

Ameliyat sonrası ilk dönemlerde hastada belirgin olarak iştahsızlık gözlenir. Hasta yemek yeme ihtiyacı hissetmediği için bazı zamanlar halsizlik, yorgunluk ve bitkinlik yaşaması normaldir. Vücut suya ihtiyaç duysa da hastanın canı su içmek istemeyebilir. Fakat ameliyatın devamında başarılı sonuçlar alınabilmesi için hastanın sık sık su tüketmesi gerekir. Diyabet ameliyatı şeker hastalığının tüm problemlerini büyük oranda kontrol altına alır fakat şeker hastalığını tümden yok etmez. Hastanın şeker hastalığının mevcut olduğunu unutması durumunda şeker hastalığına tekrar dönmesi kolaylaşır. Dikkat edilmesi gereken diğer nokta ise kişinin adrenalin seviyesinin fazlalaştığı heyecanlanma, fazla üzülme, korku ya da depresyon gibi duygusal durumlarda kan şekerinin seyretmesinde değişikliklerin meydana gelmesidir. Bu durumlara bağlı olarak hasta geçici bir süre ilaç ya da insülin uygulamasına devam etmesi gerekebilir.