Mide Ameliyatı

Mide ameliyatı kilo veremeyen çoğu kimse tarafından tek geçerli yol olarak bilinir. Nedeni ise rejim uygulamış, zayıflamış fakat fazlasıyla kilo almış kişiler açısından son çare olarak görülmesidir. Önemli tıp otoriteleri mide ameliyatları uygulanabilecek kilolu kişiyi tam olarak tarif etmişlerdir. Beden kitle indeksi dediğimiz güncel beden ağırlığının; boyun metre cinsinden karesine çoğunluğu ile saptanan değerin 40'ın üstünde olması birinci kuraldır ya da bu değeri 35-40 içinde olup da diyabet, kalp ve kan basıncı benzeri daimî hastalıkları olanlar, hastalıkların seyrinde kiloya ilişkili oluşacak semptomların önlenmesi amaçlı zayıflamaları gerekiyorsa; mide operasyonu olabilirler. İkinci şart ise bu civarda fazla beden kitle indeksi durumda olan kişilerde en az altı ay rejim rehabilitasyonunda zayıflayamama, ilaç rehabilitasyonuna cevap vermemek ve psikiyatrik rahatsızlığı olmasıdır. Üçüncü şart ise hormonal rahatsızlığının olmamasıdır. Alkol/içki ya da ilaç bağımlılığı bulunmamalıdır.

5-10 kilogram değil de en az 50-100 kilogram civarı kilo vermesi gereken kişilerde tespit edilecek kriterler sağlanırsa mide operasyonu uyumlu olabiliyor. Operasyona özenmektense ciddi anlamda yaşam tarzı değişikliği yapmak, kilo probleminden uzaklaşmanızda acısız, sancısız ve ölüm rizikosu olmadan yapabileceğiniz en güzel yöntemdir. Aşağıda sizlere, cerrahi girişimle alakalı duymadığınız ayrıntıları ve yaşam boyu maruz kalınabilecek sıkıntılar hakkında bilgiler bulabilirsiniz.

Ameliyat esnasında uzuv yaralanması, bağırsaklarda tıkanıklık, kanamalar, intestinal fistüller ve pulmoner emboli görülebilir. Operasyonun cinsine ilişkili olarak sık görülebilen komplikasyon dumping sendromu olarak bilinen kan şekerinin çok çabuk azalmasıyla yaşanan hipoglisemi ataklarıdır. Öğürme, bulantı, yaraların iyileşememesi, ülserasyon, kanfakat, inflamasyon, vitamin ve mineral yetersizlikleri ve en etkilisi de ölüm risk etmeni bulunmaktadır. Bunun için safra kesesi taşı ve fıtık operasyonu geçirenler her geçen gün gelişebilen önemli sıhhat sorunu yaşayabilir.

Kesinlikle operasyon öncesinde operasyona uyumlu beslenme eğitimine girilmelidir. Bu eğitimle hasta kişiye operasyondan sonraki beslenme profilini öğretilmektedir. Hastalar ameliyattan önce 2 hafta ve sonraki 2 hafta püreli rejim yapması gereklidir. Birinci ay ardından ağır ağır normal gıdaya geçilebilir. Bu çeşit ameliyatlar ardından proteinli beslenme gereklidir. Operasyon ardından tüketilen besin ölçüsü azaldığından edinilen protein ölçüsü da azılıyor bu nedenle operasyon öncesinde önemli eğitim verilmektedir.

Hastanın alkol/içki ve uyuşturucu madde bağımlılığı varsa önce bu sorunlar iyileştirilmelidir. Psikiyatrik hasta olanlarda da hekimiyle konuşulup takdir alındıktan ardından bu operasyon uygulanılabilir fakat hastanın denetim edilemeyen ağır depresyonu varsa bu hastalar ameliyat edilemezler.

Örneğin hastanın 5-10 kilo fazlası varsa bu operasyonu olabilmektedir mi? Hayır bu hastalara ameliyat yapılmaz. Hastaların en fazla sorduğu suali şudur "Bu operasyonun rizikosu nedir? Fazla kiloyla yaşamını sürdürmek mi tehlikeli, bu operasyonu geçirmek mi?

Obez olarak yaşamını sürdürmek elbette ki ek tehlikeli. Bu ameliyatların rizikosu çok fazla değil esasında. Hasta apandisit ya da bademcik ameliyatından da kaybedilebiliyor. Tabii ki bu ameliyatlarda yaşamını kaybeden hastalar bulunur fakat genellikle oranlara baktığımızda %0,3'lük tek risk oranı görüyoruz. Bu oran safra kesesi ameliyatının riskinden fazla tek oran değil. Tüp mide ameliyatı; kanser ameliyatından, kalp ameliyatlarından, yeme borusu ameliyatından, akciğer ameliyatından çok az tehlikelidir. Şunu iyi bilmemiz gerekli belli kiloyu aşmış bireylerin diyetle, egzersizle kilo vermesi olanaksızdır. Hastanın bu konuda çok fazla ayrıntıya dikkat ederek karar vermesi gerekiyor.